Biyopsi, şüpheli bir doku ya da kitlenin yapısını öğrenmek amacıyla küçük bir parça alınması işlemidir. Alınan bu parça, özel işlemlerden geçtikten sonra patologlar tarafından incelenir ve tedavi için hayati önem taşıyan bazı bilgiler elde edilir. Bu bilgiler eskiden sadece kitlenin kanser olup olmadığı ile sınırlı iken, günümüzde kanserin türü, hücrelerin çoğalma hızı, damar ve sinirlerin tutulumu, hormon reseptörlerinin oranı ve genetik yapı gibi bir çok önemli bilgi minik bir doku parçasının incelenmesiyle anlaşılabilmektedir.
Bize bu kadar önemli bilgiler veren biyopsi, yakın geçmişe kadar sadece cerrahi yöntemle alınabilmekteydi. Ancak, cerrahi biyopsi, genel anestezi altında büyük bir kesiyle yapıldığında, komplikasyon riski yüksek olduğundan ve hastanın normal yaşamına dönüş süresi uzun olduğundan hem hastalar hem de doktorlar tarafından tercih edilmemekteydi. Bunun üzerine, görüntüleme rehberliğinde iğne biyopsileri uygulanmaya başlandı. Bu biyopsilerde, ultrason ya da tomografi rehberliğinde ince bir iğneyle şüpheli kitleye girilerek hücre örnekleri alınmaya başlandı. İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) adı verilen bu biyopsi tekniği hızla cerrahi biyopsinin yerini almaya başladı. Bu yöntem, günümüzde tiroid nodülleri ve lenf nodu biyopsilerinde halen standart biyopsi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Patolojideki gelişmelerle, zaman içinde biyopsi parçalarından yukarıda bahsettiğimiz çok önemli ilave bilgilere ulaşma imkanı doğunca, biyopsi parçalarının hücre örnekleri değil doku parçaları olma gerekliliği ortaya çıktı. Buun üzerine, kesici iğne biyopsi iğneleri geliştirildi ve başta meme, karaciğer, kemik ve yumuşak doku olmak üzere vücudun her yerinde yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Kesici iğne ile günümüzde kanserlerin türü, büyüme hızı, damar ve sinirlerin tutulumu, hormon reseptörlerinin miktarı ve genetik yapı gibi tedaviyi direkt olarak yönlendiren çok önemli bilgilere ulaşılabilmektedir. Bu bilgiler sayesinde, kişide hangi tedavi yönteminin hatta, hangi kemoterapi ilaçlarının etkili olabileceği anlaşılabilmekte ve kanser tedavisi kişiye özgü olarak uygulanabilmektedir.
Günümüzde, İİAB sadece tiroid nodüllerinde ve bazı lenf düğümü biyopsilerinde tercih edilmektedir. Bunun dışındaki tüm görüntüleme rehberliğinde biyopsi işlemleri kesici iğne ile doku parçaları alınarak yapılmaktadır. Meme ve ciltaltı dokularında, bazen kitlenin tamamını almak tercih edilebilir. Bu durumlarda BLES (Breast Lesion Excision System) ve Vakum Biyopsi Sistemi ile şüpheli kitlenin tamamı bütün olarak ya da küçük parçalar halinde ameliyatsız olarak dışarı alınabilmektedir.